Telekomunikasyona, globallesmeye ragmen..

Lost un son bolumunde 1.5 saniyelik bir konusma sonrasinda hissettiklerimi kagida dokme ve duygularimi ifade etme zorunda oldugumu hissettim. Col e dusen asker gorunumdeki bir elemanin karsina, iki tane atli gerilla cikiyor. Elinde kalasnikof silahlarla kendi aralarinda bir dille konusuyorlar ama tabiki bizim elemana silahlari dogrultunca iletisim kurmaya calisiyor farkli dillerde.. ” Do you speak English?” su dili biliyormusun bunu biliyormusun, ardindan ” Turk-ce bi-li yormusun ?” sorusunu yoneltiyor… Karsisindakiler esmer, pestemalli, at ustunde, ellerinde, savas etigine uymadigi icin uluslararasi platformlarda banlanan, 5 metreden ateslendiginde kol kopartabilecek guce sahip silahlar… Boyle bariz belirgin ayirici sifatlari varken, bizim elemanin kalkip Turkce biliyormusun diye sormasinin altinda gondermeler aramanin komplocu bir yaklasim olacagini dusunenler olabilir. Lakin sadece bu sahnenin etkisiyle olmasa da genel olarak kanaatimin ifade etmede fayda olacagi dusuncesindeyim.

Argyle Middle school’a country presentation programi icin gittigimizde cok sicak bir ortamla karsilastik. Ogrenciler gruplar halinde gelip giderken, bazen sinif ogretmenleri ile konusma firsatlarimiz oldu. Bazi ilginc sorularina da sahit olduk, Turkiye de su aritma tesisi var mi? Sagdan sola dogru mu yaziyorsunuz (arapca gibi) ? Bu tarz sorulari soranlara dilimiz dondugunce cevap verdik ama burda da bunlara aciklik getirmeden ziyade bir ironiye deginmek gerek. Bunca iletisim imkanlari icerinde, herkesin agzina dolanan “globallesmenin” getirdigi kolayliklar icerisinde iken, bilgisayar basina oturdugunda saniyenin 10 da birini gecmeyecek kadar vakit almadan search engine lerin bilgi akisi saglamasina ragmen, herseye ragmen kafalarda belli kaliplarin hala yeralmasini aciklamak gercekten guc. Bunun belli basli sebepleri olarak gunah kecisi medyaya payini verebilirsiniz, Midnight Express filminin sendromunu yeni yeni atlatiyoruz. Hafif sakallari daginik birisini bile gordugumuz zaman urpertiye kapiliyorsak, siyah insanlardan uzak durmaya calisiyorsak kafamiza bazi kaliplari yerlesmedigi dusunmek de manasiz olur. Bunun disinda milletimize -istemedigimiz halde- bicilen bazi kaftanlari kabullenisimiz (geri kalmislik ve aptallik kaftanlari) ve sonrasinda bunlari kirmak icin de cok ugrasmamamiz, kendimizi ifade edemeyisimizin de bu durumda payi var.

Duruslarla ifade edilen sozlerle ifade edilenden daha kalici olabilir. Boyle negatif cagrisimlara gebe gondermelerin altinda yatan kotu bir imaji kirmanin yegane caresi, gunluk haftalik aylik degil, yillar boyunca surebilecek bir gayrettir ki bu zaman zarfinda sahip oldugumuz degerleri en gusel sekilde temsil etmek ,Turkiyemizi, kulturumuzu, tarihi dinamiklerimizi, tarih suurumuzu ifade etmek ustumuze bir borctur.                                                                    

( 2008 )